İSKANDİNAVYA'DA GEZİ VE KAMP - 15

Nefer Telefonla Kumanda Cihazlarını İncelediniz mi?

      Başa Dön    Önceki Sayfa       

Russenes Kampingde Türk Hamamı!

Saat 19:30’da Olderfjord Russenes Kamping’e girdik [GPS:RUSSEN]. Geceliği 100Kr olarak anlaşıp kampa yerleştik. Burası fiyordun kenarında küçük bir kamp alanı. Çadırımızı kurarken yandaki bisikletli Almanlar bize çadır çivilerini kolay çakmamız için bir plastik çekiç verdiler. Banyo yapmak için gittiğimizde kuyruk vardı. 30dk sonra kuyruk bitince girdik ki. Adamlar duşa kumbara koymuş 5dk için 10Kr atmak gerekiyor. Şaşırdık, bunun bir saçmalık olduğunu düşündük. Bizler onlar gibi şakır şakır su dökünüp çıkmıyoruz ki. Daha kafamızı sabunlarken süre biter. Çamaşır makinesini 20Kr ile Kurutma Makinesini ise 10Kr ile çalıştırılıyor. Tesisteki çamaşır yıkama ve kurutma makineleri için  koymaları normal ama duş almak kampa her gelenin yaptığı bir şey. Tesiste bir de Fin hamamı yapmışlar. Bir odanın içini Lambri Tahtadan kaplamışlar. Bir elektrikli ısıtıcı ve üzerine de taşlar koymuşlar. Elektrikli ısıtıcı taşları kızdırıyor, üzerine de sıcak su döktükçe buharlı sıcak bir ortam oluşuyor. Tabii ki ona da bir kumbara koymuşlar. 10dk için 10Kr ile çalışıyor ama cihazın ısınması için en az yarım saat geçmesi gerekiyormuş. Kamp yetkilileri Fin Hamamını öğrenmişler ama Türk Hamamı Tasını bilmediklerinden duş yerlerine kumbara sisteminden bağımsız çalışan sıcak su musluğu da koymuşlar. Tabii ki biz de bir Türk olarak geleneksel yöntemlerimizle yıkanma yolunu seçtik. Salata kabımızı hamam tası gibi kullanıp, sıcak su musluğundan akan su ile bir güzel bol köpüklü bir banyo yaptık. Gel keyfim gel. Tesis bayağı güzelmiş bir tarafı Fin hamamı, Bir tarafı Türk Hamamı....

Akşam tereyağlı makarna yaptık üzerine de ketçap sıkıp afiyetle yedik. Gece derin bir uyku uyuduktan sonra sabah araba alarmıyla fırladık. Dışarı çıktım yanımızdaki Mercedes arabanın alarmı yanlışlıkla çalışmış. Uyku sersemi neye uğradığımızı şaşırdık. Zaten bizim arabanın alarmı yoktu ki... ama uykudan fırlayınca bu aklımıza bile gelmedi. Sabah Almanlar çadırlarını toplarken onlarla sohbet ettik. Adam 57, Bayan 56 yaşında imiş. İki kişilik bir bisikletleri vardı. Bisikletlerinin arkasına bir de eşyalarını koymak için kullandıkları üzerinde flama bulunan bir çekme römorkları vardı. Onlar Almanya’dan bisikletle Danimarka’ya oradan da gemiyle Megoraya adasındaki Honningsvag’a kadar gelmişler. Yani hemen hemen yolun başındalar. Önce Nordkapp’a gitmişler buradan da bizim gibi Alta yönüne doğru gideceklermiş. Nordkapp’tan buraya bir günde gelebilmişler. Nordkapp’tan burası 130Km az da yol değil. Biz kahvaltımızı hazırlarken onlar toparlanıp 6.5m’lik “uzun araç” kıvamındaki bisikletleriyle yola koyuldular. Bize römorktaki flamayı araçlar bisikletlerini fark etsin diye koyduklarını söylediler. Arabalar bisikletlerinin uzunluğunu tam anlayamazlar diye endişeleri vardı. Burada gel git olayının etkisini de çok iyi hissettik. sabahki deniz seviyesi ile öğleye doğru olan deniz seviyesi arasında metrelerce fark vardı. Bu nedenle adamlar sandalları kıyıdan 50m kadar açığa demir atıyorlar. 

Russenes Kampingden Gel Git. Üstteki resmi saat 21’de, Alttaki resmi saat 09’da çektim. 

Bisikletli Alman Çift. Uzun Araç!. 

Russenes Kamp’tan Panaroma. Saat 11:45’de sular tekrar çekildiğinde çektim.

17 Temmuz 2003 Perşembe Saat 11’de kamptan ayrıldık. Russenes kasabasındaki Benzinciden 9.84Kr’dan 175.05Kr’luk benzin aldık. Mazot burada 8.61Kr. KM: 2878 .  Bugün yağmur yağıyor. Dün ise hava güneşli idi. Saat 11:29’da Skaidi’de Hammerfest, Alta yol ayrımında bizim bisikletli Alman’lara yetiştik. Karşılıklı iyi şanslar diledik ve yolumuza devan ettik. Saat 12 civarında çevremizdeki doğa muhteşem bir hal aldı. Bize Türkiye’deki Kaçkarlar’ın fırtına deresini anımsattı. Yolda nehrin üzerindeki bir asma yaya köprüsüne çıktık, çevre gezisi yaptık. Etrafta dereden balık tutmaya çalışanlarda vardı, bizim gibi gezenler de. Asma köprü çelik halatlarla kurulmuştu. 

Gayet güven verici gözükmesine rağmen 2 kişi binmesin diye uyarı tabelası vardı. Sennalandet bölgesinde yol kenarlarında sami çadırları vardı ve birtakım hediyelik eşyalar satıyorlardı. Biz de bir tanesinden geyik derisinden yapılmış minik çantalardan aldık. Satıcı yaşlı, üzerinde geleneksel Sami kıyafeti bulunan sevimli bir kadındı. Nermin onunla resim çektirdi. Bir de beyaz bir köpeği vardı. Çantaya 50Kr verdik. 

Nehir üzerindeki asma köprü. Hediyelik eşya satan Sami Teyze! 

Alta Müzesinden Manzara 

  Saat 14:51’de Alta’ya vardık. İlk önce Alta Müzesine uğradık [GPS:ALTA]. Müze den manzara çok güzeldi. Fiyorda hakim bir tepede yemyeşil bir alanın içinde bir müze. Bu müzede eski çağlardan kalma mağara resimleri örnekleri varmış. Kaya oymalarının yaşı 6200 ile 2500 yıl arasında imiş. Unesco listesinde yer alan bir müze. Müze girişinde müzedeki eserlerle ilgili kitaplar vardı. Biz de kitapları biraz karıştırdık. Müzede görebileceklerimizi gördüğümüzden ayrıca kişi başına 70Kr verip içeriyi gezmedik. 6Kr’a bir tane kart aldık. Burada daha önce Nordkapp’ta gördüğümüz genç bir çifti yeniden gördük. Sanırız onlarda bizimki gibi bir rota izliyorlar. Bu gençler Nordkapp’ta aldığı hatıra kupasını düşürüp kırmıştı ve çok üzülmüşlerdi. Böylelikle dikkatimizi çekmişlerdi. Alta müzesinde tuvalete gidince, tuvaletin yanındaki bir ekranda Kuzey Işıkları gösterisi videosu gösteriliyordu. Bir süre izledikten sonra müzeden ayrıldık. Saat 17 civarında öğlen yemeğimizi Alta fiyordu manzarası karşısında patatesli, mantarlı ve pirinçli yaptığımız yemeği afiyetle yedik. Alta fiyordu derin vadilerle denize ulaşıyor. Vadilerden aşağılara doğru dereler çağlayarak akıyorlar. Alta’yı 30km kadar geçtikten sonra gece konaklaması yapabileceğimiz bir yer bulduk [GPS:YESILT]. Burası ana yoldan 50-100m kadar denize doğru bir burunda ama denizden de yüksek bir tepe. Manzara nefis, buraya çadırımızı kurduk. İstanbul boğazı gibi bir yer, ama son derece bakir bir yer. Bulunduğumuz kıyıda ve karşı kıyıda da çok sayıda dereler fiyordun sularına akıyor. Bu derelerden biri de hemen yanımızdan akıyordu. Bulaşıklarımızı bu dereden yıkadık. Yamaçların üstünde karlı dağların siluetleri görülüyordu. Güneş kısa bir süre sonra yüksek dağların arkasına geçti ve sıcaklık 11°C’ye düştü. Biz de kendimize sıcak bir çorba yaptık ve içtik. 

Alta Müzesi ve Alta Müzesinden Eurora (Kuzey Işığı) Fotoğrafı. 

Sonraki Sayfa