İSKANDİNAVYA'DA GEZİ VE KAMP - 12
Nefer Telefonla Kumanda Cihazlarını İncelediniz mi?
Avrupa’nın
Anakaradaki En Kuzey Yerleşim Yeri Gamvik
Geldiğimiz yoldan geriye dönüp 98 nolu karayolundan batıya doğru devam ettik. Ilfjord’a giden yol üzerindeyiz. Saat 17 oldu, her tarafta sağlı sollu göller ve kar birikintileri var. Bu bölgede ağaç yok ama her taraf yemyeşil ve her taraftan dereler akıyor. Burası sadece denizden 300m yüksekte. Bu manzara Karadeniz yaylalarında 1800m’nin üzerinde görülebiliyor. Lakse Fiyorduna ulaşınca kuzeye doğru 888 nolu karayolundan devam ediyoruz. Yol fiyord kıyısından devam ediyor. Balıkçı sandalları görünce durup balık soruyoruz. Adam bize bir balık gösteriyor, bunu eve götürecektim ama isterseniz size satabilirim diyor. Balık 2 kg kadar ağırlıkta ve buna 50Kr istiyor. Balık büyük ve fiyatı da biraz pahalı geldiği için almıyoruz. İstanbul’da Norveç uskumrusunun kilosuna çok daha az veriyoruz. Burada daha ucuz olması gerektiğini düşünüyoruz. Yol bir süre sonra fiyorttan içeriye doğru yöneliyor.Yolda yapım çalışmaları var ve çok bozuk bir toprak yoldan gidiyoruz. Stabilize diyemeyeceğim çünkü hiç de stabil değil. Hava sıcaklığı 11.5°C’ye düştü. Fotoğraf çekmeye dışarı çıkınca hemen üşüyüp arabaya kaçıyoruz. Rüzgar fırtına şeklinde esiyor ve yağmur da var.
Gamvik
yolu kenarındaki göllerden biri.
Neyse ki
arabanın kaloriferi iyi ısıtıyor. Bu arada İstanbul’dan ayrılırken hava
sıcaklığının 36°C derece olduğu aklımıza geliyor ve gülüyoruz. Bozuk
yol 15-20km kadar devam ettikten sonra düzeliyor. Gamvik’in bulunduğu buruna
doğru ilerliyoruz. Bir taraftan da yağmur da ara vermeden yağıyor. Gamvik ve
Mehamn’ın bulunduğu yarımadanı girişi son derece dar bir kıstastan geçilerek
ulaşılıyor. Az daha burası da ada olacakmış. Buradan sağa bakınca Tana
Fiyordu sola bakınca Lakse Fiyordu görülüyor. Saat 19:30’da Mehamn’a varıyoruz
[GPS:MEHAMN].
Norveç’te dünyanın yolunu yaptık , balık satan yer göremedik. Burası da
bir balıkçı köyü. Balıkçı iskelesinde aranırken bir bayana rastladık
ve nereden balık alabileceğimizi sorduk. Tesadüfen babası balıkçıymış.
Babasının adı Geir’miş ev ve cep numaralarını aldık. Ama babasında balık
olup olmadığını bilmiyor. Gamvik’de bir balıkçı köyü. Mehamn’te
bulamazsak’ Gamvik den alabiliriz diye düşünüyoruz.
Saat
20:03’de Gamvik’e varıyoruz [GPS:GAMVIK].
Km sayacımız 2278km’yi, termometremiz ise 12°C’yi gösteriyor. Burası
ufak bir balıkçı kasabası. Burada bir balıkçı barınağı var, kilisesi
var ama bir de müzesi de var. Burası 71°3.826’ kuzey enleminde. Gamvik’in
biraz daha kuzeyinde bir deniz feneri varmış onun da enlemi 71°8’ imiş.
Burası Barents denizinin açıklarına doğru bakıyor. Burada da ağaç yok,
her taraf çimenlik, hava kapalı. Biz üşüdükçe arabaya kaçıyoruz.
Gamvik’li çocuklar ise kısa pantolonlarla bisikletle dolaşıyorlar. Bunu görünce
Türkiyede bizler kazaklarla gezerken,
şortlu ve tişörtlü olarak dolaşan turistleri daha iyi anlıyoruz.
Onlar için yaz sıcağı 10-20°C arasındaki sıcaklıklar!
Geceyi
Gamvik’in hemen dışında, deniz kenarındaki bir koyda arabanın içinde geçiriyoruz.
Burada gece yarısı güneşinin fotoğrafını çekmek istiyorum ama hava çok
bulutlu ve rüzgarlı. Arabanın kapısını bile açarken rüzgarın kuvveti
onu kapatmaya çalışıyordu. Gece saat 3’te güneşi bir ara görüyoruz.
Hemen fotoğraflıyorum ama istediğim tam olarak bu değildi. Umarım 1 saat
aralıklarla aynı noktadan güneş fotoğrafları çekebileceğim bir yer
bulabilirim.
|
|
Gamvik Müzesi Solda, Balık Kurutma Yeri.
14 Temmuz 2003 Pazartesi Sabah şiddetli bir rüzgar var bulunduğumuz koyda terkedilmiş bir tekne yapım binası var. Onun önünde sığınarak çayımızı demleyip kahvaltımızı yapıyoruz. Gamvik müzesini gezmeye karar veriyoruz. Müze denizin üzerinde tahta direklerin tepesine kurulmuş. Tıpkı bir iskele gibi. Müzenin içinde taban tahtalarının arasından denizi görebiliyoruz. Müze girişi kişi başı 50Kr alıyorlar. Müzede balık tutma teknikleri, değişik balık türleri, ağları, deniz kuşları ve yörede bulunan yabani hayvanların maketleri ile eski insanların kullandığı malzemeler var. Burada balina avcılığı da yapılıyormuş. Balina kemikleri de vardı. Gamvik müzesinde bir de Dia gösterisi vardı. Buraların kışın ne hale geldiğini de böylelikle görüyoruz. Buraya gelirken yol boyunca sık sık Vegbom dedikleri yol kapatma kolları bulunuyordu. Yoğun bir şekilde kar yağınca yolu açmak için çok fazla uğraşmayıp, kışın buraya sadece deniz yoluyla “posta vapuruyla” ulaşılabiliyor. Bir de herkesin bahçesinde kar motosikleti var. Posta vapuruyla seyahat hakkındaki bilgiyi Cerrah Çelebinin (Dr.Tarık Minkari) Norveç kıyılarını anlatan kitabını okuyarak edinebilirsiniz. Müzede 2 saat zaman geçirmişiz. Limanı dolaştık, Burada da balık sorduk, yokmuş. Benzin istasyonunun marketinden muz aldık. Muz burada diğer gıda maddelerine göre bayağı ucuz . Kilosu 14Krondan 2kilo kadar muz alıyoruz. Müzeden çıktıktan sonra güneş bizleri ısıtmaya başladı. Gamvik’ten ayrılıyoruz. Mehamn yolu üzerinde her birkaç yüz metrede bir fotoğraf çekmek için duruyoruz. Etrafımızdaki göller ve fiyortlar bizlere çok güzel doğal manzaralar sunuyorlar.
Gamvik’de
konakladığımız kıyı.
Gamvik müzesindeki balina kemikleri.
Mehamn’dan
benzin alıyoruz. Burada benzin biraz daha pahalı 9.90Kr/lt. Marketten ekmek ve
portakal suyu aldık. Burada da İsveç’te olduğu gibi pet içeceklerin
ambalajı için 2.5Kr “Panta” yani depozito kesiyorlar. Ekmeğin ambalajında,
İngilizce olarak “Avrupa Anakarasının En Kuzeyindeki Ekmek Fabrikası” (Most
Northern Bakery in Mainland Europa) yazıyordu. Mehamn’da balık işleme
tesisi açıktı. Tesiste birisine balık almak istediğimizi söyledik. O bizi
tesisin içerisinde başka birisine götürdü. O da ne kadar balık almak
istediğimizi sordu biz de 1-2Kg kadar dedik. Ne tür bir balık almak istediğimizi
sordu. Bizde belli bir tür düşünmediğimizi uskumru da olabileceğini söyledim.
İstanbul’da her yerde Norveç Uskumrusu var. Kaynağına gelince tabii ki onu
söyledim. O adam da bizi başka birisine götürdü ve ne istediğimizi Norveç’çe
olarak adama anlattı. Meğerse uskumru yokmuş. Yoksa bizim balıklar başka
bir yerden mi geliyor? Neyse balıkhanenin içinde kocaman su tankları vardı.
Bu tankların üzerleri buzluydu ve içinde ayıklanmış balıklar vardı. Adam
bir tanesinden bir balık çıkardı. Kocaman bir Mezgit balığı. Aklıma
lezzetsiz iri mezgitler geldi ve istemedim. Mezgite “haddock” dediler. Sonra
başka bir balık gösterdi biraz daha büyükçeydi. Buna “cot” dedi. bizde
sözlükten baktık ki morina balığıymış. Biraz daha küçüğünü sorduk,
başka bir balık çıkardı biz de hah tamam bu olur diye onayladık. Buraların
balıkçıları bile gayet güzel İngilizce öğrenmişler anlaşmakta hiç
zorluk çekmiyoruz. Ayıklanmış balık 1Kg geldi ve bu balık için 30Kr aldılar.
500g ekmeği 21Kr’dan aldığımızı hesap edince burada balığın ekmekten
daha ucuz olduğu ortaya çıktı. Balığımızı güzelce bir paket de yaptılar
bizde balığımızla birlikte Mehamn’dan ayrıldık. Ilfjort yolu üzerinde küçük
şelaleler yaparak akan bir derenin kenarında güzel bir yemek molası verdik.
Balığımızı derede yıkayıp parçaladıktan sonra ispirto ocağımızın üzerinde
güzelce pişirdik ve yedik. Tadı oldukça lezzetliydi. Güneş de güzel ısıtıyordu
neyse ki hava dünkü gibi değildi.
Gamvik
Yolundaki göllerden bir manzara
Ilfjort
bölgesinde bir manzara.
Ilfjort yakınlarında yine bir geyik sürüsüyle karşılaştık. artık eskisi kadar heyecanlanmıyoruz. Yavaş yavaş geyikleri kanıksamaya başlıyoruz ama fotoğraflarını çekmeyi de ihmal etmiyoruz.
Gamvik’ten beri güneye doğru devam ediyoruz.